İlacın yerini ne alabilir? Koruyucu tıbbın ana modern trendlerinden biri olan Homeofoods hakkında, Voronezh Devlet Mühendislik Teknolojileri Üniversitesi (VGUIT) Biyokimya ve Biyoteknoloji Bölüm Başkanı Biyoloji Doktoru Olga Sergeevna Korneeva anlatıyor.
İlaçlar mı yoksa sağlık mı?
Modern haliyle farmakoloji, 20. yüzyılın başında ortaya çıkmıştır. Vücudu dışarıdan etkileyerek, vücudun belirli kimyasallara verdiği tepkileri yüzyıllar boyunca biriktirdiği gözlemleme ve inceleme deneyimi kullandı.
Farmakoloji – (Yunancadan: «Pharmacon» – ilaç) - biyolojik ve biyolojik olmayan kökenli kimyasal bileşiklerin insan ve hayvan organları ile etkileşimini inceleyen bir bilimdir.
1920-1930'larda kimya ve biyolojinin ve en önemlisi, bu tür maddelerin endüstriyel sentezi için yeni teknolojilerin hızlı gelişimi, bunları sanayileşmiş ülkeler nüfusunun kitlesel “refahının normalleşmesi” olarak bir araç haline getirmiştir.
Bu yaklaşım, o zamanların sağlık sistemlerinin ilkelerine tam olarak uyuyordu. Sentezlenen toplu ilaçlar ucuzdu, üretilmesi kolaydı, halk tarafından erişilebilir ve etkilidir. Ancak zaman geçtikçe, tıbbın gelişmesi ve yaşam kalitesinin artmasıyla birlikte, bu yaklaşımın sonuçlarının algılanması ve değerlendirilmesi değişmiştir.
“Bir organı tedavi ediyor, diğer organı sakatlıyor”, “yan etkiler”, “haplarla doyurdular” - herkes bu tür ifadeleri arkadaşlarından (ve birçok doktordan bile) duymuştur. Neden? Çünkü doktorlar bile “iyileşme” kavramının yerini “kendini daha iyi hissetme halinin normalleşmesi” kavramının aldığı itiraf ediyor.
Bugün nasıl ‘’tedavi oluyoruz’’
Modern farmasötiklerin baskılayıcı etkisinin mekanizması aşağıdaki gibidir:
Bu iki etki türünü birleştirerek belirli sonuçlara ulaşılabilir. Ancak vücudun her zaman kimyaya direndiğini anlamalıyız. Bunun sonucu, vücut sistemlerinin “iç ayarlarının” bozulması, hastalıkların kronikleşmesi ve çok sayıda yan etkilerdir. Organizmanın içine sıkıştırılan hastalık iki kat daha tehlikelidir.
2000'li yılların başından itibaren, modern insanın ilaca karşı alışılmış tutumunun değiştirilmesi gerektiği aşikâr hale gelmiştir. Her şeyden önce, etkilerinin belirsizliği nedeniyle, getirdiği fayda, özellikle kontrolsüz alımı ile, ilacın organizma üzerinde zarar derecesini neredeyse hiç aşmadığı içindir.
Tıpta yeni bir yön, kişiselleştirilmiş tedavi ortaya çıkmıştır. Özünde bunlar, belirli hastalıklar için reçete edilen ilaçların etkinliğinin laboratuvar çalışmalarıdır. En basit olan, antibiyotiklere duyarlılık tespiti için floraya ekim. Ancak ne yazık ki, ilaçların insanlar üzerindeki etki mekanizması değişmedi.
“Bir yerim ağrıyor, bir hap içerim”- bu, vücudu dengesizleştirme üzerine kurulu ve otomatizme getirilen bir alışkanlıktır. Ve bu dengesizleştirme on yıllarca, insanlarda en ufak bir endişeye neden olmadan, çok geç olana kadar devam etmiştir.
Aynı şekilde, sadece bir sağlık uzmanı tarafından ve sadece akut yetersizlik durumlarda reçete edilmesi gereken, çeşitli gıda takviyelerinin kontrolsüz kullanımı da yaygındır.
İlaç ve gıda takviyelerin ve vitaminlerin kontrolsüz kullanma tehlikeleri nelerdir
Bu soruya cevap vermek için fizyolojinin temel prensiplerini hatırlamak yeterlidir.
Bunlardan biri, vücudun kendi kendini düzenleyen bir iç ortama sahip sistemi olmasıdır. Bu sistemi kıyaslamanın en kolay ve görsel olarak anlaşılır yöntemi olarak, her zaman denge konumuna geri dönen bir jiroskopla kıyaslamaktır.
İlk kez, iç ortamın düzenlenmesi kavramı Fransız fizyolog Claude Bernard (1849) tarafından tanımlandı, Amerikalı fizyolog Walter Cannon ise bunu "homeostasis" ("organizmanın kendi kendini düzenlemesi" kavramı) kelimesiyle belirledi. (1926) [1,2]
Homeostaz nedir? Basitçe söylemek gerekirse bu, vücudun optimal işleyişinin sağlandığı, her hücrenin en iyi şekilde çalıştığı denge noktasıdır.[3]
Aşırı madde alımıyla organizmayı bu denge durumundan çıkarmak çok kolaydır. Ancak bu "jiroskopu" denge konumuna geri getirmek çok daha zordur. Buradan metabolizmada ve bağışıklık sisteminin çalışmasında aksaklıklar, bozuk mikroflora gibi nedenlerden dolayı mide ve bağırsakların çalışmasında kronik patolojiler oluşmaktadır. Ve genel olarak, herhangi bir hastalık, vücut sisteminin çalışmasındaki dengesizliğin bir sonucudur.
Bu demek mi ki, ilaç kullanımının da hastalık gelişimi için bir risk faktörü olduğu anlamına geliyor?
Organizma daha iyi bilir
Her şey, kötülüklerden hangisinin daha az olduğuna bağlıdır. Tabii ki, vücudun hastalığa karşı koyamadığı durumlar vardır. Bu durumda verilen zarara rağmen ilaç tedavisi gerekli hale gelir. Ancak, iç dengeyi yeniden sağlamak, vücudu terapiden doğru bir şekilde çıkarmak son derece önemlidir.
Ve çoğu durumda en iyi ilaç, vücudun kendi kendini düzenleme mekanizmasına güvenmektir. Bir düşünün: vücudumuz:
Bilim adamları (J. Church gibi) tarafından yapılan bir dizi modern çalışma, kitap ve yayın, bu yaklaşımın gelişmiş ülkelerde modern kişiselleştirilmiş tıbbın ve sağlıklı yaşam tarzı kavramının temeli haline geldiğini kanıtlıyor.
Önümüzdeki 30-50 yıl içinde: “Vücuda ihtiyacı olanı ver ve sorunu kendi başına çözmesine fırsatı tanı” yönde gelişecek olan fizyoloji ve tıbbın cevabı budur. [4].
İlacın yerini ne alabilir?
Vücudun ihtiyaç duyduğu maddeleri sağlamanın en doğal ve dolayısıyla etkili yolunun gıda olduğu açıktır. Ancak, gıdaların çoğu vücudu optimal, dengeli duruma geri getirme kapasiteye sahip değildir. Özellikle modern gıdanın kökeni ve nasıl yetiştirilip üretildiği hesaba katacak olursak.
Vücuda optimal durumda olması için gereken her şeyi verebilen, organ ve sistemlerin uyumunu sağlayabilen gıdaya "homeofood" adı verildi (‘’homeostasis’’: ‘’dengeleşim’’, ‘’homeostaz’’; ‘’food’’: ‘’gıda’’ kelimesinden). Yani, aslında, bu tür gıdalar "tüm hastalıklar için ilaç" olduğu anlamına gelir.
‘’Homeofood’’ kavramı ilk kez ‘’Biyomedikal İnovasyon Teknolojileri’’ Bilimsel Üretim Kuruluşu biyokimya ve biyoteknoloji departmanı başkanı biyokimya uzmanı Anatoliy Khitrov tarafından sunulan bir kavramdır. Bu kavramın ortaya çıkmasıyla birlikte, ilacın yerini gıdanın alıp alamayacağı sorusunun yanıtı olumlu hale gelmiştir.
Homeofood’ların benzersizliği nelerdir?
Düzenli kullanım için doğru olanı bulmanızı sağlayacak homeofoodların birkaç özelliği ve niteli:
Homeofood, bileşimi sayesinde ve en önemlisi modern teknolojilerin yardımıyla doğal hammaddelerin faydalarının en üst düzeye çıkarıldığı bir üründür. Doğası gereği birçok besini parçalayacak enzimlere sahip olmadığımız için bunları tam olarak özümseyemeyiz, bu gıdalar ise yararlı maddelerin vücut tarafından emilimini en üst düzeye çıkarılmasına olanak sağlar.
Kısacası, homeofod – insan için en faydalı gıdadır.
Bir örnek verelim. Herkes, deniz kahverengi yosunların gezegendeki bitkiler arasında faydalı maddelerin bileşimindeki mutlak liderlikleri sayesinde, vücut ve insan sağlığı için en faydalı besinlerden biri olduğunu bilir. Ancak doğal haliyle, kurutulmuş veya salataya doğranmış laminarya, zayıf sindirilebilirliği, organizmanın parçalayamadığı yoğun zarı, organizma tarafından sadece %10-15 oranında sindirebilir olması nedeniyle, homeofood olarak sayılmamaktadır.
Ancak laminarya bir homeofood haline getirilebilir - yani, tüm faydalı maddeleri vücuda tam olarak sağlanabilmektedir. Bunun için, bitkinin hücre zarının bir parçası olan ve insanda bunu parçalayacak enzim eksikliğinden sindirilemeyen selüloz şeklindeki bariyer, laminaryanın içeriğindeki maddelerin vücuda girmesine engel olamayacak şekilde işlenmesi gerekir. Bunu yapmak için, Rus işletmelerinden biri olan ‘’Biyomedikal İnovasyon Teknolojileri’’ Bilimsel Üretim Kuruluşu’na ait patentli enzimatik hidroliz teknolojisi vardır. Bu durumda vücudumuz, bileşimi benzeri olmayan bu bitkinin tüm değerli maddelerini kolayca emer.
Ortaya çıkan ürün insan kan plazmasına çok benzer olduğundan modern beslenmede son derece gerekli olduğu sonucuna varmamızı sağlıyor.
Homeofood’lar bunu en doğal ve etkili şekilde gerçekleştirmeyi mümkün kılar. ‘’İlaç olarak gıda’’ prensibine sadık kalın ve sağlığınız her yaşta güçlü olacaktır!
Kaynaklar:
1.Cannon, W.B.(İngl.) Rus. The Wisdom of the Body (неопр.). — New York: W. W. Norton, 1932. — С. 177—201.
2.Cannon, W. B.(İngl.) Rus. Physiological regulation of normal states: some tentative postulates concerning biological homeostatics // A Charles Riches amis, ses collègues, ses élèves (фр.) / A. Pettit. — Paris: Les Éditions Médicales, 1926. — С. 91.
3. Homeostasis / Natochin Y.V., İrhin Y.V. // Büyük Rus Ansiklopedisi: [35 cilt] / Genel Yayın Yönetmeni Y.S. Osipov— М. : Büyük Rus Ansiklopedisi, 2004—2017.
4. Jain R.R. Personalized medicine, Decision Resourses Inc., Waltham, MA, USA, 1998